Astroloji gökyüzündeki hareketler ile Dünya’daki olaylar arasındaki bağlantıları inceleyen bir çalışma/ilgi alanıdır. Bulunan toprak tabletler sebebiyle ilk astrolojik çalışmaların milattan önce 2000’lerde Babiller tarafından yapıldığı kabul edilir.
Burçların ise Sümerlerden ortaya çıktığı öne sürülür. Sümerlerin yazılı tabletlerine göre gökyüzünde 12 takım yıldızı gözlemlenip ve bu takım yıldızlarına günümüzdeki 12 burcun isimleri verilmiştir.
Plato ve Aristoteles sayesinde astroloji Milattan önce 4. Yüzyılda antik Yunan’a gelmiştir ve değerli bir çalışma alanı olarak yüksek saygı görmüştür. Daha sonra Romanlar ve Araplarla birlikte tüm Dünya’ya yayılmıştır.
Astrolojide öncelikle Dünya’ya en yakın 10 gezegen ve yıldız hareketleri incelenir. Bunlar Güneş ve Ay ile birlikte diğer 8 gezegendir. Gezegen ve yıldız hareketlerini yorumlayan kişiye astrolog denir. Bazı astrologlar, büyük gök cisimleri yanında asteroit hareketlerine de dikkat ederek detaylı bir portre çıkarmaya çalışırlar.
Tüm bu gök cisimleri astrolojide ilişkiler, zeka, iletişim, gelecek gibi insan hayatında temel alanları açıklamak için kullanılır. Hayatın bir tiyatro oyunu olduğunu varsayarak, gezegenlerin her biri bir karakteri oluştururdu.
Astroloji ne değildir?
Astroloji ve astronomi farklı çalışma alanlarıdır. Astronomi yıldız ve gezegenlerin fiziksel özelliklerini incelerken astroloji sadece anlamlarını yorumlamaya çalışır. Astroloji altıncı his veya kahinlik değildir. Belirli sistematik bilgi ve sembollere dayalı olarak kişilik yorumlama sanatıdır. Kısaca bir astrolog sizin zihninizden geçenleri okumaya veya içgüdüleriyle geleceği görmeye çalışmaz. Astroloji el falı değildir. Astroloji tarot kartlarını kullanmaz. Tarot sembollere dayalı olmasına rağmen astrolojiden farklı bir sistemi kullanır. Astroloji nümeroloji değildir. Nümeroloji Dünya ile gökyüzü arasındaki bağlantıları incelemez. Bazı astroloji çeşitleri (özellikle Hint astrolojisi) gezegen hareketlerinin insan kaderini belirlediğini kabul eder. Bu astroloji tipi, insanın hayatta istediğini seçme ve kendi kaderini çizme konusunda daha az fırsatı olduğunu düşünür.
Natal astroloji sitesinin temel aldığı batı astrolojisi, her bireyin kendi geleceğini çizdiğine inanır. Bu sebeple, insanın kendisini anlamasında ve geleceğini planlamasında yardımcı olan bir araç olarak değerlendirilir.
Bu bakış açısıyla, astroloji sizin hayatınızdaki olayları sadece ortaya çıkarır. Tıpkı kendi cinsiyetinizi, ırkınızı veya kökenlerinizi bilmek istemeniz gibi. Önemli olan, bu bilgileri öğrenerek kendinize nasıl bir hayat çizeceğinizi belirlemektir.
Astrolojiye göre, tıpkı kader inancı gibi hayatınızda karşınıza çıkacak olayların seçiminde tamamen kontrol sahibi değilsiniz. Fakat, bu olayların sebeplerini, sizden ne gibi bir gelişme beklendiğini ve bunlara nasıl cevap vereceğinizi seçebilirsiniz.
Astroloji üç temel alanda pratik bilgiler sunar:
Kişisel analiz, kendinizi ve ihtiyaçlarınızı anlamak Romantik olarak ilgi duyduğunuz, size uygun olan insanları anlamak Öngörü
Burçlar İnsanları Temsil Etmez
Burçların özelliklerini okurken bireylerden değil de tipik örneklerden bahsedildiğini düşünün. Örneğin Boğa burcunun özelliklerini okurken “Bitkileri, hayvanları ve hayattaki sessizliği sever” yazan bir cümleyle karşılaşıp İstanbul’da üniversitede okuyan ve Boğa burcu olmasına rağmen eğlence mekanlarından çıkmayan kardeşiniz aklınıza gelebilir.
Abiniz Güneş Boğa burcunda doğmuş olsa da doğum haritasında 10 tane gezegen, bunların burçları, evleri ve açılarının açıklamaları vardır. Yani siz abim Boğa deseniz de diğer burçlara bakınca, kişinin yoğun Terazi ve Aslan burcu davranışları göstereceği ortaya çıkabilir.
Astrologları en çok üzen konulardan birisi insanlardan şu sözleri duymaktır: “Ben X burcundan nefret ediyorum, hiç anlaşamam”, “İşteki hoşlandığım erkek/kız X burcu çıktı, uzak dursam iyi olur”. Herkesin 12 burç kategorisinden birine girmesini beklemek gerçek dışıdır.
X burcunu reddetmek aslında içimizdeki bir parçayı reddetmek anlamına gelir. Çünkü, doğum haritanızda gezegenlerden biri sevmediğiniz X burcunda olabilir.
Eğer astroloji ile yakından ilgiliyseniz, önyargı tuzağına düşmemek için yeni tanıştığınız insanlarla bolca vakit geçirdikten sonra burçlarını öğrenin. Belki de önemli olan eksikliklerimizin farkında olup hangi burç olursa olsun, hayatımıza giren insanlara fırsat vermek.
İyi ve Kötü Burçlar
Hiçbir burç iyi veya kötü olarak ayrılamaz. Gazete astrolojisi, insanların burçları tanımasına büyük imkan sağlar. Fakat, basitleştirilmiş haliyle birçok burca olumsuz yaklaşılmasına sebep olur.
İyi veya kötü burç yerine, iyi veya kötü aktör ve aktrisler olduğunu düşünün. Her bir burcun hayatta desteklediği bir gelişim süreci vardır. Eğer bu burcu temsil eden insan, gelişim sürecine karşı çıkıp sahip olduğu özellikleri kötü niyetle kullanırsa burcun da olumsuz yanlarını ortaya çıkarır.
Geleneksel olarak Venüs ve Jüpiter’in etkileri heyecan verici, güzelleştirici olarak yorumlanırken Satürn ve Pluto’nun etkileri hayatı zorlaştırıcı olarak yorumlanır. Sebebiyse Satürn ve Pluto’nun değişim ve sorumluluğu işaret etmesidir.
Daha güçlü ve kendinize yeten bir birey olmanızda gereken adımları önünüze çıkarırlar. Fakat, hayatta yeniye adım atmak ve alışkanlıkları bırakmak zordur. Bu yüzden şöyle düşünün, burçların iyi ya da kötü yanlarını temsil etmek tamamen sizin elinizdedir.
Natal Astroloji Nedir?
Natal kelimesi Latinceden İngilizceye geçmiştir. Kelime anlamı “doğum ve doğumla ilgili konular” demektir. Natal astroloji ile kişinin doğduğu gün, yer ve zaman belirlenerek bir natal harita (doğum haritası) çıkarılır.
Bu harita; kişilik analizi, kişinin hayatta yaşaması gereken deneyimler, iç dünyası, aşması gereken sınavlar gibi konularda aydınlatıcı bilgiler sunar. Gazetedeki burç yorumları da natal astrolojinin bir parçasıdır. Genel anlamda Güneş veya yükselen burcuna dair öngörüler sunar.
Tek burca bakarak yapılan burç yorumları Güneş burcu astrolojisi, popüler veya gazete astrolojisi olarak bilinir. Güneş burcu astrolojisi, gökyüzündeki yıldızların hareketlerini 12 ayrı eve ayırır. Bu evlerin her biri astrolojide farklı anlamlar içerir.
Örneğin: Koç Burcu’nun ilişkilerdeki durumunu yorumlamak için 12’ye ayırdığımız gezegen pozisyonlarında Koç burcu 1. ev olarak değerlendirilir (Alttaki çizimde belirtilmiştir).
Saatin tersi yönünde saydığımızda ilişki ve evlilik konuları olarak bilinen 7. Eve bakıp, bu evin üzerinden herhangi bir gezegenin geçip geçmediğini, geçiyorsa gezegenlerin birbirine olan açılarını, yönetici gezegenler biliniyorsa incelenip yorumlanır.
Günlük burç yorumlarında öncelikle Ay kullanılır. Ay 2 veya 2,5 günde bir burç değiştirdiği için kişinin duygularında ve ruh halinde gün içinde neler olacağına dair bilgiler içerir.
Aylık burç yorumlarında Merkür, Venüs, Mars ve Güneş’in hareketleri incelenir. Çünkü bu gezegenler neredeyse her ay burç değiştirirler.
Yıllık burç yorumlarında Satürn ve Jüpiter kullanılır. Satürn bir burçta 2 veya 2,5 yıl kalır, Jüpiter ise her yıl burç değiştirir. Bir yıldan daha uzak geleceğe dair yorumlar yapılmak isteniyorsa Plüton, Neptün ve Uranüs incelenir.
Bu gezegenler 8 ile 16 yıl arası tek burçta kalabilir. Astrolojiye göre bu gezegenlerin konumu nesiller arasındaki fikir benzerliklerini ve değişimleri ortaya çıkarır.
Her astrolojiyle ilgilenen insanın kendine özgü bir yazma stili vardır. Astrolojik bilgiye sahip olmanın yanı sıra onu diğer insanlara doğru bir şekilde aktarabilmek önemlidir. Bu sebeple bazı astrologlar hitap ettiği insanların kültür, eğitim ve dil becerilerini dikkate alıp burç yorumlarında başarılı olurlar.
Dünya’daki tüm insanları 12 çeşide ayırdığınızı ve bu kişilere çok basit düzeyde geleceğe dair tahmini bilgiler vereceğinizi düşünün. Her bir insanın natal haritası farklı olduğu için Güneş burcu yorumları birçok insanda güçlü tespitler yapmayabilir.
Bireysel öngörü yaparken ise kişinin yaşı, planları ve yaşadıklarını iyi anlamak gerekir. Yoksa 10 yaşındaki bir çocuğun burç yorumlamasında bir yıl içerisinde evleneceğine dair güçlü işaretler bulabilirsiniz. Birçok detaya dikkat edip geleceği öngörme çalışması zahmetlidir, sıkı çalışma ve pratik gerektirir.
Astrolojiye çok uzak da olsanız zaman zaman yıllık burçları okumak size geleceğinizle ilgili değerli önbilgiler verebilir. Hayatınızı bir parça kontrol altına almış olur, gelecekteki olasılıkları gözden geçirirsiniz. Peki burç yorumları bilimsel midir?
Astroloji alanıyla ilgilenmek demek yıldız ve gezegenlerin Dünya’yı fiziksel olarak etkilediğine inanmak değildir. Modern astroloji görüşü gezegen hareketleriyle Dünya’daki olaylar arasında anlamlı rastlantısal bağlar olduğunu kabul eder. Bunu İsviçreli psikiyatrist Carl Gustav Jung’ın literatüre kazandırdığı “senkronizasyon” kelimesiyle açıklayalım. Jung’a göre:
“Senkronizasyon: Şansa bağlı olmayarak gerçekleşen, bir veya birden fazla olay arasındaki anlamlı rastlantılardır.”
Jung, bilimdeki neden-sonuç ilişkisine bağlı bilgilerin, anlamlı rastlantıları açıklamaktan yoksun olduğunu savunur. Neden-sonuç ilişkisi açıklanamasa da, anlamlı ilişkiler farklı bir prensibe dayalı olarak çalışır.
Jung, bu prensibi kolektif bilinçaltı konseptiyle açıklar. Kontrol edebildiğimiz bilincimizin dışında, her insanın kontrolü altında olmayan ikinci bir bilince sahip olduğunu ve bu bilincinde evren içindeki diğer sistem/varlık/olaylarla bağlantı içinde olduğunu dile getirir.
Jung’ın teorisi her şeyin neden-sonuç ilişkisiyle açıklanamayacağını dile getirmiş olsa da birçok bilim insanı bu teoriyi neden-sonuç ilişkisiyle test edemediklerini öne sürerek bilim dışı olarak nitelendirmişlerdir.
Astroloji bir bilim değildir. Modern tanımına göre bilimsel bilgi, gözleme ve deneye bağlı olarak oluşturulan test edilebilen bir bilgidir. Bilimsel bilgiler herhangi bir insan tarafından kullanıldığında benzer etkileri vermelidir.
Eğitim bilimlerinden örnek vermem gerekirse, okul öncesi öğrencilerinin iletişim becerilerini geliştirmek için kullanılıp başarılı sayılan bir strateji diğer araştırmacılar tarafından kullanıldığında da benzer etkileri vermelidir. Ama en önemlisi, öğrencinin beceri gelişiminin bu stratejiye bağlı olduğunu kanıtlamaktır.
Diğer etkenlerin etkisinin (yaş, zaman, öğretmen vb.) minimuma indiğini bir araştırmacı kanıtlamak zorundadır. Peki bu benzer etkileri astrolojide gösterebilir miyiz?
Bir kişinin natal haritasına baktığımızda önce 10 klasik gezegenin burçları, evleri ve açıları incelenir. Örneğin; haritada Jüpiter’in 2. Evde olması kişinin parasal anlamda şanslı olduğunu, emlak alım ve satım işlerinde başarılı olabileceğine ve aile mesleğini devam ettirebileceğine işaret eder.
Sadece Jüpiter’e bakıp bu bilginin kesin olduğu sonucuna varamayız. Gezegenlerin doğum anında açılarına bakmak gerekir. Jüpiter’in diğer birçok gezegene karşıt veya kare açıda olması getireceği şansın etkilerini azaltabilir veya geciktirebilir.
Kişi, parasal anlamda şanslı olsa bile parayı önemsiz görmesine neden olacak birkaç gezegen pozisyonu durumu zorlaştırabilir. Çünkü, zengin bile olsa parayı önemsemediği için kaybedecektir.
Daha detaylı yazıp bu olasılıkların her biri sıralanabilir. Anlaşılması gereken, bir değişkenden yola çıkarak (Jüpiter’in 2.evde olması) net neden-sonuç ilişkisi kurmak astrolojide mümkün değildir. Bu sebeple, astrologlar birden fazla değişkeni göze almak zorundadır.
Birden fazla değişkenin etkilerini bilimsel araştırmalarda kontrol altında tutup açıklayabilmek maalesef kolay değil. Yani Jüpiter’i 2. Evde olan 100 insanı bir araya getirsek her birini etkileyen bambaşka açılar olacak ve astrolojiye dair bilimsel kanıt sunmak oldukça zordur. Bu sebeple bilim adamları astrolojiyi güvenilir bulmayarak ağır ithamlarla reddetmişlerdir.
Astrolojiye Bilimden İtirazlar
186 Amerikalı bilim adamı 1975 yılında “Astrolojiye İtirazlar” başlığı altında bir manifesto yayınladılar. Bu manifestodaki amaç insanları astrolojinin bilimsel yöntemlerle açıklanamadığını aktarmaktı. Fakat manifestoda oldukça ağır sözler de yer aldı.
Astrolojinin tamamen büyücülük ve batıl inançtan kaynaklı olduğunu yazıp, buna inanmanın sadece mantıksızlığa ve gericiliğe katkı sağlayabileceği cümlelerin altına imza attılar. Bu manifestoyu imzalamayı reddeden birkaç bilim adamı oldu. Bunlardan biri Carl Sagan’dır. Kendi sözleri:
“1970’lerin ortalarında, hayranlık duyduğum bir gökbilimci “Astrolojiye itirazlar” isimli mütevazi bir manifesto hazırlayarak benden de altına imza atmamı istemişti. Metni okuduktan sonra, (astrolojinin bir geçerliliği olduğunu düşündüğümden değil) manifestonun ifade tonunu çok otoriter bulduğum için (hala da öyle düşünüyorum!), imzalamayacağımı hissettim.
Astrolojiyi hurafelere dayalı bir kökeni olduğu için eleştiriyordu. Ancak aynısı; din, kimya, tıp ve gökbilim için de doğrudur. Üstelik bunlar örneklerden yalnızca dördü. Manifesto, astrolojinin işe yaradığını gösterecek hiçbir mekanizmadan söz edemeyeceğimizi vurguluyordu. Bu tek başına ikna edici değildir.
20’nci yüzyılın ilk çeyreğinde coğrafya ve paleontoloji alanındaki bazı verileri açıklamak üzere “kıta kaymaları” önerisi ortaya atıldığında bunu doğrulayacak bir mekanizma da bilinmiyordu. Hatta bu fikir tüm başarılı jeofizikçiler tarafından reddedilmiş, kıtaların sabit ve hareket etmediğini savunmuşlardı.
Bugün anlıyoruz ki kıtalar su üstünde duruyor, hareket ediyorlar. Bütün o jeofizikçiler hatalı bir bilgiyi savundular (…) Uygun mekanizmalar olmadan değerlendirilen sözdebilim dallarına itirazlar hatalı olabilir-bu dallar fizik kurallarını ihlal ediyor gibi görünse de böyle itirazlar çok büyük sorumluluk taşır.”
Carl Sagan 600’den fazla astronomi alanında bilimsel makale yayınlamıştır. Akademi dünyasında astrofizikçi ve araştırmacı olarak tanınır. Carl Sagan astrolojiyle ilgilenen bir insan değildi. Hatta, güvenilir bulmadığını birçok kez dile getirmiştir. Buna rağmen bilimsel araştırma yöntemlerinin astrolojiyi test edebilme konusundaki eksikliğinin farkında olan bir bilim insanıydı.
Sonuç olarak, insanın kendisini anlamasında astrolojiyi sadece bir araç olarak değerlendirmek en güvenilir seçenek olabilir. Özellikle oldukça rasyonel bir kişiliğiniz varsa, sadece elle tutulur verilere hayatınızda yer veriyorsanız (örneğin herhangi bir dini/felsefi inancınız yoksa), astrolojiyi hayatınızda kullanmak sizin için uygun bir seçenek olmayabilir.
Yorum Yaz